Abese Ruhu
Çinli, Latin Amerikalı.
Malezyalı, Tanzanyalı.
Uzun boylu, çekik gözlü.
Kısa boylu, çok kilolu.
Zihinsel engelli, üstün zekâlı...
Ne kadar da çok farklılıklarımız, özelliklerimiz var değil mi?
Futbolcu, felsefeci.
Asık suratlı, çekingen.
Sarışın, zenci.
Güler yüzlü, vakur.
Bütün bunlar bizim, yani insanın özellikleri.
Cenab-ı Hak, Tin Suresi 4. ayette: “Şüphesiz biz insanı en güzel surette yarattık.” Ve yine Isra Suresi 70. ayette: “Biz, hakikaten insanı şan ve şeref sahibi kıldık.” buyurmaktadır.
Yunus Emre, bu ayetleri tefsir edercesine: “Yaratılanı hoş gör, Yaratan’dan ötürü” demektedir.
Yani farklılıklarına dikkat kesilip, insanların benzer ve ortak özellikleri unutulmamalıdır. Halbuki ne kadar da çok ortak özelliğimiz var:
Dünyamız bir, güneşimiz bir, havamız, suyumuz, ihtiyaçlarımız aynı, sevdik ve sevmediklerimizin çoğu aynı…
Dahası, problemlerimiz aynı: Geçim sıkıntısı, hava kirliliği, küresel ısınma, eğitim sorunları ve daha niceleri…
Dünyamızda yaşayan, bizimle aynı havayı soluyan, aynı güneşten istifade eden hiçbir insanın bu problemlerden etkilenmemesi mümkün değildir. Bu problemlerin hepsi değilse de bir kısmı, az ya da çok hepimizi belli nispette ilgilendirir. Her bireyin şahsını, ailesini, mahallesini, köyünü, şehrini, ülkesini ve tüm insanlığı ilgilendiren bir yönü vardır.
Bir başka şekilde söyleyecek olursak:
Ulaşım için harcadığımız zamanın kısalması hangimizi mutsuz eder?
Ya kuraklığın yaşanmaması?
Yalnız bizi değil, bitki ve hayvanları da memnun eder.
İnsanoğlu, rahatına düşkündür; güzeli sever, kolayı tercih eder, Cennet’i aşk derecesinde ister. Hoşuna giden şeyleri elde etmek ister. Ama diğer taraftan da; zor, geçici, çirkin olanı sevmez, bencildir. Menfaatine zıt şeyleri yok etmek için ne gerekirse yapmak ister.
Bu örnekleri de çoğaltmak mümkündür. Bütün bunlar, aynı zamanda insanlığın Rabbine karşı olan kulluğunu da tehdit eden problemlerdir. İnsanoğlu, yukarıda saydığımız sebeplerden dolayı günah işler, kulluğunu ihmal eder. Rahatına düşkünlüğü, onu Allah’a kulluktan geri bırakır. Problemlerle karşılaşması, önceliklerini değiştirtebilir. Bu da imtihanını zorlaştıracaktır şüphesiz.
İnsanoğlundan Müslüman olanlar, yaptıkları işlerin karşılığını Allah’tan bilir ve Allah’a kulluk ederler. Müslüman olmayanlar ise yaptıkları işlerin karşılığını dünyalık varlıklardan beklerler. Kendi çıkarına olan işleri yaparlar. Eğer ki kendi rahatlarını bozacak işler varsa bundan kaçınırlar. Allah-u Teala yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de İsrailoğullarından örnek göstererek şöyle demektedir:
“Andolsun, İsrailoğullarından sağlam söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Fakat ne zaman bir peygamber, onlara, nefislerinin hoşlanmadığı bir hükmü getirdiyse; onlardan (peygamberlerden) bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.” (Maide-70)
Aynı yeryüzünü paylaştığımız, aynı havayı soluduğumuz, aynı Yaratan’ın kulu olan fakat bir kısım yönleriyle çoğunluktan farklı özellikler taşıyan insanlar da vardır. Engelli dediğimiz bu insanlarla aynı dünyada birlikte yaşarız memnuniyetle. engelli bireyler de sözünü ettiğimiz global, sosyal, ekonomik, eğitimsel ve nihayet dini problemleri, engelli olmayan bireyler gibi yaşarlar. Yaşamamaları için ya bu dünyada yaşamamaları, ya fark etmemeleri gerekir. Çünkü insanız, tek bir dünya var, aynı dünyayı paylaşıyoruz.