Önyargı

Bir yaz günüydü. Vakit ikindiyi geçmiş, güneş yoğun sıcaklığını yavaş yavaş geri çekmeye başlamıştı.

                Saliha, Abdullah ve Zeynep’lerin evinde kapı zili çaldı. Galiba babam geldi diyerek Zeynep kapıya koştu.

                Gerçekten de babaları gelmişti. Babaları görme engelli bir öğretmendi. Neşeyle içeri girdi. Çocuklar hoş geldin babacım dediler. Halis Bey, içeriye girip elini yüzünü yıkadıktan sonra salondaki çocuklarının yanına geldi:

                Halis:Eeee, çocuklar gününüz nasıl geçti?

                Çocuklar, her zamanki gibi demeye gelen şeyler söylediler.

                Halis:Anlaşıldı. Abdullah akşama kadar bilgisayarla oynamıştır!

                Abdullah: Hayır, baba yanıldın!

                Halis:Yok canım inanmam, Ne yaptın peki?

                Abdullah: 2 saat bisiklete bindim.

                Halis: Öyle mi? Ama Zeynep gününü kesin Beyza’yla geçirmiştir, değil mi Zeynep?

                Zeynep: Hayır baba! Bugün hep evdeydim. Biraz bilgisayar oynadım, biraz da Elif’le oynadım.

                Halis: Ama eminim Saliha 12’den önce kalkmamıştır, bu da mı yanlış?

                Saliha: Evet yanlış baba! Sabahtan beri ev işi yapıyorum, sıcakta yoruldum vallahi.

                Halis: Allah Allah, özür diliyorum çocuklar beni şaşırttınız. Önyargılarım beni yanılttı.

                Saliha: Baba, senin de önyargıya maruz kaldığın zamanlar oluyor mu?

                Halis: Olmaz mı? Benim hayatım hep önyargılara maruz kaldığım anılarla dolu.

                Zeynep: Anlatsana baba.

                Halis: Meselâ çocuklar, ben bir minibüse biniyorum, şoför paramı almak istemiyor, sizce neden?

                Abdullah: Tabi yani gözü görmeyen adamın parası da yoktur.

                Halis: Hâlbuki ben, görme engelliyim ama bir öğretmenim. Hatta biliyorsunuz şube müdürlüğü de yaptım. Şube müdürlüğü yaptığım günlerde bir gün karşıma biri çıktı, bana yardımcı olmak istiyordu. Ama bana dikkatlice bakıp: “Oooo, beyefendi bugün de çok şık giyinmişsiniz?” deyiverdi.

                Saliha: Tabi senin şube müdürü olabileceğini nerden bilsin. Alt tarafı bir görmeyen ona göre değil mi?

                Halis: Aynen kızım. Hele bir gün Hüseyin Amcanız Çanakkale’den bana misafir gelmişti. En komiği de bu.

                Zeynep: Aa, Hüseyin amcam mı? Ne zaman gelmişti.

                Halis: O zamanlar sen yoktun Zeynep. İnsanlık hali hastalandı, ben de onu hastaneye götürdüm. Ne oldu biliyor musunuz?

                Çocuklar hep bir ağızdan: Ne oldu?

                Halis: Amcanızla ben doktorun odasına girdiğimde hemşire amcanıza dönüp:

                -Hastayı şuraya oturtun dedi.

                İşte böyle çocuklar, önyargı, gördüğünüz gibi, insanları çok yanlışlara götürebilmektedir.