Beyazay'ın Tataristan Gezisi
Yaklaşık bir yıl önceydi Tataristan ekibiyle tanışmamız. Görme engellilerin dini eğitiminin nasıl yapılacağı konusunda bilgi almak istemişler. Birkaç dernek gezdikten sonra onların tabiriyle “Allah’ın inayeti” ile Beyazay’ı bulmuşlar.
Bu ekip üyelerinin biri Tataristan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı, biri Türkiye’de üniversite okumuş tercüman ve bir de Diyanet İşleri yetkilisi. O gün bugündür ilişkilerimiz tüm sıcaklığıyla devam ediyor.
Beyazay’ın yurt dışı çalışmalarının ilk meyvesi 2005 yılında İstanbul’da; Almanya, Finlandiya, Estonya, İzlanda ve Çek Cumhuriyeti ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’inin Özürlüler Kampı’nda yapılan bir AB projesiydi. Gayet başarılı geçmişti. Hemen ertesi yıl İzlanda’da yapılan AB projesi için Beyazay, benim grup liderliğimde 10 kişilik bir ekip göndermişti.
Derken üç arkadaşımız 3 aylığına Kırgızistan’a giderler. Oradaki görme engelli soydaşlarımıza bilgisayar öğretirler.
Şimdi ise sırada Tataristan var. Eylül ayında Lokman Bey ve Aylin Hanım’la birlikte gittik. Tataristan’ın başkenti Kazan’a. Candan ve gönülden karşılandığımız ve dahi ağırlandığımız dostlarımıza üç gün misafir olduk. Onlar da 1989 yılının Beyazay heyecanıyla görme engellilere yönelik bir Kur’an kursu açmışlar Diyanet bünyesinde. Her ay 80 yaşına kadar hemen her yaştan görme engelli insanları ağırlıyor, Kur’an öğretiyorlar.
Kursun fikir babası Mehlika Hanım diyor ki:
“Bana gözleri görmeyen yaşlı bir hanım geldi ve dinini nerede öğrenebileceğini sordu. Ben de çok etkilendim. Gerçekten de gözleri görmeyen insanlar için böyle bir hizmet nereden alınabilir di ki?”
İlgili Diyanet yetkililerinin hepsinin kanaati o ki: Eğer Kur’an’ı biz öğretmeden bu insan giderse imansız gidecek ve bu işin telafisi yok. İşte bu sebeple açmışlar kabartma Kur’an kursunu. Çeçenistan’dan ve Başkürdistan’dan gelenler oluyormuş. Bütün Türk azınlıklar Rusça bildikleri için rahatlıkla anlaşabiliyorlar.
Arkadaşlarımız çok dinamikler. Nerede faydalı bir şey görürlerse hemen kursa ilave yapmışlar. Meselâ ekran okuyuculu bilgisayar laboratuarları, internetleri, kabartma printerları mevcut. Hatta spor yapmalarını bile önemseyerek koşu bandı bile almışlar.
Birçok cami gezdirdiler bize. 1990’larda cami sayıs 40-50 civarında iken şimdilerde 1000 ‘leri aştığını sevinerek ifade ettiler.
Olur ya, bence olsa şüphesiz iyi olur, bir ramazan ayında Tataristan’da bulunacak olursanız, kendinizi iyi hazırlayın. Çünkü, Akşam namazı ile teravih vakti arasında durmamacasına yemek ikramı sürekli devam ediyor. Doydum falan yok. Yiyemiyorum demeye kalkarsanız darılıyorlar. Yemeği beğenmediniz mi?” diyorlar. Daima sıcak ve sevecen insanlar Tatarlar. Hele bir de milli tatlıları çakçak var ki çok seviyorlar. Hatta ben “Buraya Tataristan yerine çakçakistan desek olur mu?” diye takılmıştım dostlarımıza.
Ziyaretimiz yalnızca Diyanet işleri, Kur’an kursları ve camilerle sınırlı değildi elbette. Mesela Rusya Körler Federasyonu’nu ziyaret ettik. Öğrendiğimize göre; tüm Rusya çapında, sırf görme engellileri istihdam etmek maksatlı 153 adet fabrikaları olduğunu öğrendik ve birini ziyaret etme fırsatımız da oldu. Görme engelliler çeşitli elektrik malzemeleri, mukavva kâğıt vs. üretimi yapıyorlardı.
Yine Kazan’da bulunan görme engelliler için bir kütüphaneye gittik. Tahmin edin isterseniz, ama eminim tahmin edemezsiniz. Kütüphanede bulunan kabartma kitap sayısı tam 351.000 adet idi. Evet yanlış okumadınız veya yanlış duymadınız, 351 bin adet.
Türkiye’de okunmuş veya taranmış kitapların adedinin bile 100 bini bulduğunu zannetmiyorum. Yine federasyonun söylediğine göre kabartma kütüphaneden faydalanarak kitap okurlarının en az okuyanı yılda 30 kitap bitirirmiş. Başka bir yorum yapmama zannederim gerek yoktur.
Evet, kısa ama anlamlı ve samimi bir ziyaretin ardından dört gözle 2009 yaz tatilinde yapacağımız proje vaktini bekliyorum.
Haklı değil miyim sizce?